PARIS WITH C&A

Paris’te iki gün mü? Varım!

C&A’nın Sonbahar-Kış koleksiyonunu keşfetmek için Paris’e davet edildiğimde Delicatessen’de oturmuş haftalık yazılarımı yetiştirmeye çalışıyordum. Oldukça yoğun günlerin içerisinde de olsam söz konusu burnumda tüten Paris ve bir süredir özellikle sürdürülebilir modaya olan hassasiyeti ile dikkatimi çeken C&A’nın yeni koleksiyonunu dünyanın dört bir yanından gelen moda profesyonelleri ve basını ile yakından incelemek olunca bu davete tabii ki olumlu olarak geri döndüm.
Gelelim bu hızlı Paris seyahatine. Biliyorsunuz Mayıs ayında koşu için Cuma gününden Bodrum’a gitmiştim, ve Pazar akşamı geç bir saatte İstanbul’a geri gelmiştim. Valizin içindekileri çıkartıp hemen Paris’e uygun birkaç parça eşyayı içine doldurup Pazartesi sabahı ilk uçakla Paris’e hareket ettim. Seyahat arkadaşlarım hayli keyifli olunca yolculuk da nasıl geçti pek anlamadım doğrusu.

Otelimiz İstanbul’da da bir şubesi bulunan Mama Shelter idi. Bütün C&A ekibi de burada kalıyordu. Bir hayli modern olan bu oteli çok sevdim. Otele vardığımızda bizi günlük programımız ve bir kutu Ladurée makaron bekliyordu. Valizimi açtıktan sonra günün geri kalan serbest zamanlarında soluğu en sevdiğim lokasyonların başında gelen Saint Germain’de aldım. Önce güzel bir antrikot yedim, ardından Floré’da bir kahve molası verdim. Biraz etrafta dolanmaca, alışveriş ve Ralph’s’te biten kısa ama inanılmaz mutlu edici saatlerin ardından Paris’in en iyi teraslarından birine sahip olan Le Perchoir’de C&A ekibiyle keyifli bir happy hour’a katıldım. Buradan da tüm ekiple birlikte Mama Shelter’a geri dönüp hep beraber dolu dolu bir akşam yemeğinin tadını çıkarttık.
Ertesi sabah C&A’nın bizim için Marais bölgesinde oluşturduğu büyük showroom’a hareket etmeden önce soluğu Champs Elysees’de aldım. Ardından Eiffel’i görmek için güneşli havada biraz yürüdüm ve o civarda sevdiğim yerlerin başında gelen L’Avenue’de bir kahve ve meyve salatası ile enerji depoladım. Ve işte şimdi C&A’nın koleksiyonunu incelemeye süper hazırım!

İki katlı dev C&A showroom’unda markanın tepe yöneticileri, tasarımcıları, yabancı basından isimler ile birlikte başladık keyifli keşif maratonuna. Bu keşif turunda marka ile ilgili gerçek anlamda derinlemesine bilgi sahibi oldum diyebilirim. Örneğin, 2014 yılında organik pamuktan üretilen 130 milyondan fazla ürün sattığı için ödül alan bir marka C&A. Jean C&A’nın en iddialı olduğu alanlardan biri. C&A’da her vücut tipine uygun jean bulmak gerçekten çok kolay. Sadece jean üzerine eğitim veren House of Denim ile yaptıkları işbirliği bile bu alana verdikleri önemin altını çiziyor. House of Denim ile birlikte gerçekleştirdikleri yarışmanın kazanan dört genç tasarımcısı da bu önemli etkinlikte bizlerle tanışan isimler arasındaydı. Zamansız bir gardırobun demirbaşlarından olan kaşmir ise C&A’nın sürprizlerinden. Doğrusunu söylemek gerekirse markanın bu kadar iyi ve ulaşılabilir fiyatta kaşmir ürünleri olduğunu daha önce bilmiyordum. 

Kış koleksiyonunda C&A’da birkaç farklı renk konsepti görüyoruz. Geniş skalada yer alan gri tasarımlar “Grinin Elli Tonu” adı ile karşımıza çıkıyor. Bu sezon bir hayli grileşecek bir kış bizi bekliyor. Şahsen ben bundan hiç de şikayetçi değilim. Bir de tabii bu kışın iddialı renkleri arasında bordolar var. Bordo tonları C&A’nın kış koleksiyonunun ağır toplarından. Birkaç sezondur bordo hayatımıza çok hızlı ancak bir o kadar da kalıcı bir şekilde geri dönüş yaptı. C&A da kış koleksiyonunda bordoyu ön plana çıkarmış. Vazgeçilmezlerimiz arasında yer alan aksesuarlar ise hayli geniş seçeneklere sahip. Ayakkabılarda maskülen bazı dokunuşlar karşımıza çıkarken, feminen ve klasik modeller de koleksiyonda yerlerini alıyorlar. Özellikle büyük şallar ve şapkalar soğuk kış günlerinin şık kurtarıcıları olarak türden. Ben çoktan birkaç modeli gözüme kestirdim!
Tüm C&A ailesine bu keyifli deneyim için çok teşekkürler!
Two quick days in Paris? I am in!
I was sitting at one of those tables at Delicatessen and was busy with my weekly writings when an invitation from C&A to discover their fall-winter collection in Paris landed in my mailbox. Although it was an extremely hectic period of my life, when it comes to Paris and learning more about a label which was in my scope for their sensitive approach on sustainability, I definitely said yes. 
It was Sunday night when I landed in Istanbul after three days in Bodrum for Global Run. I quickly unpacked my Bodrum luggage and packed for Paris, and on Monday morning with the earliest flight, I was en route to my dream city. I was flying with a lovely crew so the journey was pretty nice. 
We stayed in Mama Shelter with the whole C&A team. I can tell you that I really loved the whole Mama experience. It was super fun and modern. Our itinerary and a box full of Ladurée macarons were waiting for me in the room. After a quick change, I went to Saint Germain, which is one of my favourite neighbourhoods in Paris and treated myself with some good food in Le Relais de l’entrecôte, and coffee at Floré. Then I took a quick tour around the neighbourhood, shopped a little and had another break at Ralph’s before I headed to Le Perchoir, which is among top ten best rooftops in Paris, to meet the C&A team for a lovely happy hour. And then, we all went back to Mama Shelter and enjoyed a very delish dinner together.
The following morning, before heading to the two floored C&A showroom located in Marais, I woke up around like 7:30 am to enjoy a quiet Champs-Elysees and Tour Eiffel view, and also had a break at one of my favourite stylish spots, L’Avenue. After having some touristic moments, here I was ready and steady for a full C&A experience. The executives of C&A, designers, international press members were all present at this beautiful event. This whole experience gave me brand new opinions about the label. For example, I did not know that C&A was awarded for selling more than 130+ million products that were made with organic cotton in 2014. This is super huge for an affordable fast fashion brand to be that environment friendly.
One of the strongest lines of C&A is definitely jeans. They already found out that “fit” is the most important thing for women and you can easily find the right model for your body shape at C&A. Their collaboration with House of Denim, which is an Amsterdam based jean design school, is a proof that they take this business seriously. During this event, the four winner designers of the contest held by C&A and House of Denim were present as well. 
C&A surprised me with their affordable yet of quality cashmere products. I believe cashmeres are one of the most indispensable items for building a timeless closet. I did not know that I could find some affordable cashmere designs at C&A.
Coming back to the winter collection, we see different colour concepts. ‘Fifty shades of grey’ is one of them. The other strong colour tone is definitely burgundy. Greys have always been in our closets, we love them as they are very safe to combine with each colour tone. But burgundy is definitely the new black for the past couple of seasons. You know that Pantone chose “Marsala” as the colour of Spring/Summer 2015 season and it seems like burgundy shades will keep on occupying the stage. 
We also see a wide range of accessories in C&A’s winter collection. Giving some soul to gloomy skies of winter season, accessories are always the best life-savers. We have masculine touches over the shoes as well as the classic feminine looks. The XL shawls and hats are already on my shopping list for a bold winter look!
Many thanks to the C&A family for this lovely experience!

fashiononboard

One Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *