26 Aralık 2015
Akşam Gazetesi Cumartesi Eki
Her yeni yıl zamanı yepyeni umutlar ile yeni başlangıçlara,
tertemiz sayfalara, yepyeni güzelliklere yer açmak ve uzunca zamandır içimizde
hayalini kurduğumuz, kendimizi hazırladığımız yeni kararları uygulamak için bir
hayli güçlü ve istekli hissederiz. Bundandır ki Aralık ayı genellikle iç
muhasebe yaparak geçer. Bir önceki yıl neler hayal etmiş, neler istemiştik bir
bakar, yeni yıla hangilerini taşıyacağız diye bir eleme yapar, ardından yeni
isteklere yer açarız hayatımızda. En önemli anlarda olduğu gibi bu noktada da
modanın gücünden, kıyafetlerimizden, aksesuarlarımızdan, ayakkabılarımızdan ya
da makyajımızdan destek ve güç alırız, motive oluruz. İsteriz ki giydiklerimiz
de kararlarımıza olan inancımızı ve onları gerçekleştirmek için gerekli olan
azmi ve isteği yansıtsın. Tam da bu özel günde, yılbaşı akşamında elimiz hep
kırmızıya gider. İnanılanın aksine, yılbaşında kırmızı giymek bence iflas eden
bir tüccarın elinde kalan son kırmızı ürünleri bedavadan şans getireceği
masalını yaratarak etrafındakilere dağıtmasından değil de, kırmızının o malum gücünü
hayatımıza katma isteğinden geçer.
Renklerin psikolojimiz üzerindeki etkilerini artık az çok
hepimiz biliyoruz. Kırmızının fizyolojik yapımısı dahi değiştirecek kuvvette
olduğunu da. Kırmızı, dikkati uyaran ve insanı harekete geçiren bir renktir.
Tansiyonu yüksek, farkedilirliği en kuvvetli renklerin birinci sırasındadır.
Kuvvetlidir kırmızı, insana azim verir. Yepyeni kararlara yelken açarken tam da
ihtiyacımız olan şey, öyle değil mi? Belki özel bir yemekte, belki ailenin
toplanacağı büyük ve keyifli bir sofrada, belki arkadaşlarla geçirilecek
kahkaha dolu yeni yıl akşamında mutlaka size kararlarınızı hatırlatacak, şans
getirecek ve sizi hedeflerinize ulaşmanız için gereken şevk ile dolduracak
kırmızıya yer ayırın. Bu rengi üzerinizde taşıyı, aksesuarlarınızda mutlaka
kullanın ya da bir ruj ile kırmızının gücüne selam çakın!
Biliyorsunuz, en az biz kadınlar kadar moda dünyası da
kırmızıyı pek bir sever. Özel bir davete mutlaka kırmızı halı üzerinden geçilerek
gidilir. Kırmızı bir tuvalet ile gecenin yıldızı olacağınız garantidir.
Markalar ve tasarımcıların en gözde renklerinin de başında gelir kırmızı.
Mesela Dolce & Gabbana kırmızı ile hep içli dışlıdır. İtalya’nın kanı
kaynayan ruhuna çok yakışır kırmızı. Bu sene kırmızı, Domenico Dolce ve Stefano
Gabbana’nın hazırladıkları bahar koleksiyonlarının da ana rengiydi. İtalya
ruhunu İspanya’ya taşımış, podyumun kan akışını hareketlendirmişlerdi. Peki ya
Versace’nin kış koleksiyonunu hatırlıyor musunuz? Hani şu tepeden tırnağa
kırmızı kıyafetlerin, kırmızı dizüstü çizmeler ve kırmızı güneş gözlükleri ile
tamamlandığı o iddialı kreasyonlar? Gerçekten müthiş derecede çarpıcıydı. Donatella
Versace’nin feminen gücü böylesine iddialı şekilde vurgulamasına bayılmıyor
muyuz? Tabii kırmızı dediğinizde her zaman yüksek sesli belirgin bir
çarpıcılıktan bahsetmiyoruz. Jil Sander kırmızıyı kendi dinginliğinde
yorumlamış, Dolce & Gabbana ya da Versace kadar çarpıcı kırmızı
tonlarındansa daha tarçın ve kiremite yakın kırmızı tonlarını birarada
kullanarak yine dikkat çekici ancak biraz daha spor ve modern bir çizgide
ilerlemişti. New York’a geçtiğimizde DKNY kadınının dinamik ve şehirli New York
kadını kimliğine uygun kırmızılarına tanıklık etmiştik. Minimal kıyafetlerin
kırmızı tonlarındaki vuruculuğu günlük şıklık için pek idealdi. New York’tan
Paris’e uzandığımızda podyumda Miu Miu ile birlikteydik. Miu Miu ise
aksesuarlarda kırmızının gücünden yararlanmıştı. Pastel ve pudra tonlardaki
kıyafetleri kırmızı bir ceket ya da rugan kırmızı bir ayakkabı ile daha iddialı
ve çarpıcı hale getirmişti. Balmain ise kırmızıyı tam kırmızı tonunda, sarı,
beyaz ve mavi renk blokları ile birarada kullanıp fark yaratmıştı. Dior ise
couture şovunun imzasını kırmızı çizmeler ile atmıştı. Dizin üstüne kadar adeta
bir çorap gibi uzanan çizmeler ince bir işçilik ve yüksek bir moda anlayışı ile
tasarlanan kıyafetlerin altında kalp atışlarımızı nasıl da hızlandırmıştı.
Ayakkabılardaki kırmızılardan bahsediyorsak en efsanevi
kırmızıya değinmeden geçmek olmaz tabii. Doğru tahmin ettiniz Christian
Louboutin’den bahsediyorum. Bu yıl yine kırmızı tabanların yılı oldu.
Geçtiğimiz yılın ortalarında kırmızı tabanları borçlu olduğu oje sektörüne el
atan Louboutin bu sene de rujları ile çantalarımızdaki yerini aldı.
Biliyorsunuz Bay Louboutin’in kaderi eline aldığı bir kırmızı oje ile
tasarladığı ayakkabıların tabanlarını boyaması sayesinde değişmişti. Ne kadar
küçük ama nasıl da cesur, kuvvetli ve hayat değiştiren bir adım değil mi? Siz
de bu yılbaşı kırmızı bir dokunuş ile yepyeni bir hikayeye adım atmaya ne
dersiniz?